Gazeteciler, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ’ ye, orta gelirlilere yönelik Yeni Evim Kampanyası sonrası görülen fiyat artışlarını sormuşlar.

Bakan Nebati, her türlü önlemi aldıklarını belirterek, “Fi­yatlama kontrollerini yaptık, radarımız var. Risk analiz merkezi tüm verilere sahip durumda. Yanlış yapana ge­reğini yaparız ama verilerin tamamına sahibiz. Rayiç bedel konusu kangrendir. Vatandaş dikkat etsin, satıcı da alıcı da dikkat etsin.

Konut Fiyatları Geriledi, Piyasa Canlandı Konut Fiyatları Geriledi, Piyasa Canlandı

Bu kangrenin de üstesinden ge­lecek çok ciddi bir çalışmamız var. Gerçek fiyatları rayiç fiyatlara dönüştürdüğünüz zaman belediyelerdeki gelir çok artacak ama vergiler çok yükseldiği için vatandaş ra­hatsız olacak” demiş.

Meselenin enflasyonla ilgisi konusunda da mesaj veren Bakan Ne­bati, “Bizim için önemli olan makul se­viyelerde olması. He­defler doğrultusunda gerçekleşmesi. Yıl sonu hedeflerimizle bağlantılı olması” diye ilave etmiş.

Şimdi merak edilen, sayın Bakanın konut satış fiyatını belirleyen maliyet fiyatlarına yak­laşımının ne şekilde ola­cağı konusu. Arsa fiyatlarından demir, çimento, beton, doğrama, cam, parke, işçilik, mutfak, tuvalet ve banyo ürün­lerine varıncaya kadar, her türlü yapı malzemesine, üst üste rekorlar kırarak gelen zamlar konusunda neler düşünül­düğü, nasıl önlemler alınacağı meselesi.

Hafriyat makinesi­nin, kamyonun, vincin mazotundan şantiye elektriği fiyatlarına, proje müelliflerinin fiyatlarından denetim firmala­rının fiyatlarına, belediye harçlarına, çatı malzemesinden bahçe malzemelerine varıncaya kadar üç beş kat artan girdi­lere bir önlem olacak mı? Muhakkak ki radarlar bunları da görmektedir.

Yaşama standartlarını kısıtlayarak iş yapmaya çalışan ama sattığını yerine koymak istediğinde zamlanmış olduğunu gören yapı sektörünün her kademesindeki emekçilerinin hatta işverenlerinin durumu ne olacak? Onlar ancak çalışabi­lirlerse kazanan insanlar ve sabit gelirleri yok. Yapı sektö­ründe bulunan her işveren de holding sahibi değil.

Tarafsız gözle ve derinlemesine bakmak şart. Tek pencere­den bakarak kalıcı bir çözüme ulaşılamayacağı ortada iken, “Fedakârlık gerekiyorsa herkes için ve adaletle olması gerekmez mi?” diye soran sektör işverenlerinin düşünceleri dikkate alınacak mı?

Çok açık ki, konut fiyatlarının artmış olmasından, satıcı alı­cıdan daha fazla rahatsız. En azından portföyü daralmış, sat­ması zorlaşmış durumda. Kredi muslukları ise hem alıcı hem de satıcı için kapalı, ya da açık ama bulabilirsen bul.

Yapı sek­törünün bütün birimleri rahatsız çünkü işleri neredeyse durma noktasına gelmiş. Talep düşünce yeni konut arzı da düşmüş. Malzeme fiyatları ise durmuyor. “Sattığımızı ye­rine koyamıyoruz. Bizim de en büyük arzumuz fiyatların düşmesi” diyorlar.

Gerekli olan bir an önce her bakımdan istikrarlı bir eko­nomi herhalde. Kimsenin rahatsız olmadığı, herkesin ve dev­letin mutlu olacağı model.

Piyasada her ürünün fiyatı sürekli değişirken, konut fiyatları neden artıyor şeklinde bir yakla­şım adil ve yapıcı olmasa gerek, ticaretin mantığı ile de uzlaş­mıyor. Sektör adaletli, yapıcı, sağlıklı, kalıcı çözümler bekliyor.

Yapı sektörünün lokomotif olduğunu, pek çok sektöre pi­yasa yarattığını ve TOKİ’nin sektörün küçük bir parçası olsa da en adaletsiz rakip olduğunu değerlendirmek gerekir.

Editör: Emlak Zirvesi